Seçim sonuçları ekonomiyi nasıl etkiler?
Türkiye’deki demokrasi damarı bir kez daha hiç beklenmedik anda ortaya çıktı. İktidarın devletin tüm imkanlarıyla yüklendiği, görevli bakanların seçmenden oy istediği seçimler Ak Parti’ye iktidar olduğu 2002’den bu yana girdiği 19.seçimde ilk defa yıllarca anılacak yenilgi yaşattı. CHP uzun yıllar sonra 81 ilin 35’ini kazanarak birinci parti oldu ve sahil partisi olmaktan kurtulup muhafazakar-milliyetçi kalelerden oy koparan parti konumuna geldi. Mayıs 2023 seçimlerinde ertelenmiş görünen “boş tencere” tepkisi, Süleyman Demirel’e atfedilen “Boş tencerenin gönderemeyeceği iktidar yoktur” sözünü doğrular şekilde ortaya çıktı. Elbette seçim sonuçlarından iktidara ve muhalefete çıkarılacak çok önemli dersler var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart bizim için bir bitiş değil, aslında bir dönüm noktasıdır. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nde Türk Milleti sandığı vesile kılarak mesajlarını siyasetçilere ulaştırmıştır.” Diyerek bu yenilginin muhasebesi
nin yapılacağının işaretini verdi.
Erdoğan’ın “Türk demokrasisi rüştünü bir kez daha ispat etmiş oldu.” sözü ise “balkon konuşması” ritüelinin ötesinde anlam yüklüydü. Erdoğan’ın uygulanan ekonomik programı zorunluluk olarak görmesi de çok önemli. Muhalefet cephesine verilen en önemli mesaj ise alternatifsiz kalarak 20 küsur yıl iktidara oy veren kararsız seçmenin yönelimlerinin nasıl değiştiğini göstermesiydi. Ekonomik sıkıntılar yanında CHP’deki lider değişiminin de kararsız seçmeni etkilediğini, bu kesimin Özgür Özel yanında Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı önderler olarak takibe aldığı gerçeğini not etmekte yarar var. Mayıs seçimlerinde seçmene itici gelen stratejik hatalarına rağmen bu üç önderi siyaset dünyasına kazandıran kişi olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkının da teslim edilmesi gerekiyor.
Fatura Mehmet Şimşek öncesi döneme çıkacak
Seçim geride kaldı, “İktidarın 31 Mart’ta aldığı seçim yenilgisinin ekonomiye etkisi” nasıl olacak sorusu artık Türkiye’nin yanıt aradığı en önemli gündem maddesi. Seçim akşamı başlayan bu soruyla ilgili tartışmalar iki ana doğrultuda şöyle sürüyor.
Birincisi, seçim sonuçlarının sıcak telaşıyla bazı Ak Partililerden duyduğumuz, emekliler başta olmak üzere vatandaşları rahatlatacak tedbirlere mesafeli duran, yüksek faizlerin zorladığı küçük işletmelerin finansman sorunlarını göze alan ekonomi yönetimine fatura çıkarılması. Muhalefetin olası erken seçim baskılarına karşı koyulması. Ancak bu değerlendirme için Ak Parti’nin iç muhasebesini tamamlaması bekleniyor.
İkincisi ve en fazla duyduğumuz konu ise seçimden sonra mevcut Ekonomi yönetimine ve ekonomik programa daha fazla sahip çıkılması. Enflasyon belasından kurtulmanın tek seçenek olarak görülmesi. Seçim öncesi iş dünyasının açıkladığı ekonomik programa destekten seçimsiz 4 yılı aşkın süre boyunca ekonomiyi düzeltmiş şekilde yeniden seçmen karşısına çıkmakta kullanılması. Ayrıca, bu görüşü savunanlar Türk demokrasisini gücünü gösteren seçim sonuçlarının dış kaynak girişi bakımından uzun vadede olumlu etki yapacağı görüşündeler. “İktidarın ağır seçim yenilgisi ekonomide kısa dönemli endişeler yaratsa da Türkiye seçmeninin iktidarın sandıkta değişebileceğini göstermesi ülkeye dışardan bakışı olumlu etkileyecek.” görüşünü çok kişiden duyduk. Seçim yenilgisinin ekonomik faturasının Mehmet Şimşek öncesi dönemde yüksek enflasyonu göze alan politikalara çıkarılması gerektiği görüşü hakim.