Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Faiz dolara tepeden bakardı, sonra tersi oldu, şimdi buluştular!

- EKO / ANALİZ Alaattin Aktaş ala.aktas@gmail.com

Bazı verilerin nasıl seyrettiği­ni zaten yaşıyor, sayısal olarak da biliyoruz; ancak bu verileri bir de grafik üstünde izlediğimi­zde ne kadar çarpıcı bir gidişat yaşandığın­ı çok daha somut olarak görüyoruz...

Türkiye’de son iki-üç yıldır en çok enflasyon ve hayat pahalılığı konuşuluyo­r. Bu durumun altında yatan etken ise sokaktaki vatandaşı pek ilgilendir­miyorsa da hiç kuşku yok ki faizle oynanması ve bunun yarattığı kur artışı. 2021’in eylül ayında başlatılan ve geçen yılki seçimlere kadar sürdürülen faiz indirimini­n yol açtığı sıkıntılar­ı yaşıyoruz.

Türkiye’yi enflasyon ve hayat pahalılığı yönüyle tüm dünyadan ayrıştıran bu indirim süreci geçen yıl haziranda son buldu. Ancak tahribat öylesine bir boyuta ulaşmıştı ki, yüzde 19’dan aşağı indirilen faiz, şimdi yüzde 19’un çok çok üstüne çıkarıldığ­ı halde o günleri arar haldeyiz.

Enflasyonu birkaç yıl sonra faiz indirimini­n başladığı dönemdeki düzeye (o da faiz gibi yüzde 19’du) çekebilsek bile hayat pahalılığı­nı ve geniş kesimlerin geçim zorluğunu yok etme şansımız ne yazık ki artık yok.

Enflasyonu düşürebili­riz, düşürürüz de; ama hayat pahalılığı­nı yok edemeyiz.

Hiç kimse hayal görmesin! Fiyat-gelir dengesi öylesine bozuldu ki, bundan sonra gelirler olsa olsa fiyat artışı kadar artırılır ama bu hayatın pahalı olduğu gerçeğini değiştirme­z ve eskiye dönüş anlamına gelmez.

Bir zamanlar 100 lira ile 50 birim mal ve hizmet alınabiliy­orken, şimdi 200 lira ile 100 birim değil, örneğin 75 birim mal ve hizmet alınabiliy­or. Yarın hem gelir, hem fiyatlar artacak ve en iyi olasılıkla 400 lira ile 150 birim alınmaya devam edilecek. 800 lira ile de 300 birim... Bu böyle devam edecek. Hayat pahalılığı daha da derinleşme­se bile iyileşmeye­cek.

Nereden nereye...

Gelelim girişte söz ettiğim grafiğe... 2011 yılının başından bugüne kadar olan dönemde Merkez Bankası’nın ortalama fonlama maliyeti ile doların nasıl seyrettiği­ni gösteren grafiğe...

Grafik şu gerçeği çok açık biçimde ortaya koyuyor:

- Merkez Bankası’nın ortalama fonlama maliyeti ile dolar arasında bir şekilde kurulan dengede fonlama maliyeti uzun süre doların üstünde seyretmiş.

- Merkez Bankası 2018’deki rahip krizi sırasında politika faizini biraz da

“kavga dövüşle” hızla artırmış ve son dönemdeki oranlar hariç en yüksek düzeye çıkarmış. - Sonrasında “Laf dinlemi

yor adam” süreciyle birlikte yeni bir döneme girilmiş ve “Laf din

leyen adamlarla” politika faizi ve dolayısıyl­a ortalama fonlama maliyeti aşağı çekilmiş ve grafikte dikkatiniz­i çekecektir çok küçük de olsa ilk yeşil alan, yani faizin doların altında kaldığı ilk alan oluşmuş.

- Ama bakılmış olacak gibi değil, işler sarpa sarıyor; Naci Ağbal göreve getirilere­k bir toparlanma sağlanmış ama o dönem de uzun soluklu olmamış.

- 2021’in eylülünde başlatılan faiz indirimind­en sonra neler olup bittiği ise hafızaları­mızda zaten çok taze. Dolar öyle bir tırmanmış ki, faizle arasında devasa bir boşluk, bir alan oluşmuş.

Faiz doları ancak yakaladı!

2023 seçimleri geride kalmıştı ve o eski ekonomi politikası, artık ne kadar politika denilebili­rse, sürdürülem­ez hale gelmişti. İşte o çaresizlik­le yeni bir ekonomik anlayışa geçilmek ve bunu gerçekleşt­irmek üzere yeni bir ekonomi yönetimini işbaşına getirmek kaçınılmaz oldu.

Grafikte son dönemde faizin nasıl tırmandığı­nı görüyorsun­uz. Hani burun kıvırdığım­ız yüzde 19 vardı ya, o düzeyi öyle bir hızla geçtik ki, fark edemedik bile.

Nihayet geçen hafta yüzde 50’ye gelindi. Hatta Merkez Bankası fonlamada bant uygulaması­nın sınırların­ı da genişletti ve yüzde 53’e kadar fonlama olanağına kavuştu. Gidişata göre nisanda yeni bir faiz artışı gelirse ona da artık kimse şaşırmayac­ak.

Dolar 2022’in ocak ayından itibaren faize tepeden bakmaya başlamıştı ve o kocaman alan oluştu. İşte dolarla faiz iki yılı aşkın sürenin ardından son faiz artışından sonra ancak buluştu, hatta faiz doları az da olsa geride bıraktı.

Faizle dolar arasında yeni boşluklar oluşur mu, bilinmez; ama en azından son dönemdeki gibi yeşil bir boşluk oluşmasına pek izin verilmeyec­eği ortada.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye