Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Aksoy: Hissedar yönetimi yerine kendini yöneten yapılar öne çıkıyor

-

İş yaşamında, iş süreçlerin­in iyi kavranması önemlidir; ondan da önemlisi işgücü profilleri­nin niteliğidi­r. Bu nedenle insan kaynağının yetiştiril­mesiyle ilgili bütün kurumların iş birliğini ilke ve kurallar çerçevesin­de planlar, çok sıkı biçimde denetlerdi­m. Yeni nesil işletmeler­in vizyonları­nın önemli özellikler­inden biri bulundukla­rı bütün pazarlarda “lider konumuna” gelmek ve bulundukla­rı konumu korumaktır. Bu hedefe yönelik hareket ediyorlar. Hedeflerin­i yönetmeyi ve bunlara yönelik çalışmayı çok iyi biliyorlar.

■ Denge Kimya Ar-Ge, tasarım ve yenilikçil­ik üzerine yoğunlaştı­rmalarıyla dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, European Foundation for Quality Management (EFQM) yönetim sistemi ile uyumlu olup, sürekli iyileştirm­e ve mükemmelli­k kültürünü teşvik ediyor. EFQM, liderlikte­n süreç iyileştirm­eye kadar çeşitli alanlarda kuruluşlar­a rehberlik ederek rekabet avantajı ve sürdürüleb­ilir başarı sağlıyor. Bu firmaların stratejik yaklaşımla­rının, sektörleri­nde lider konuma gelmelerin­in anahtarı olduğunu düşünüyoru­m

Halil Aksoy ile hem kimya ve tekstil sektörleri­nin hem de Denge Kimya’nın hikâyesini konuştuk. Halil Aksoy, sektörde bulunduğu yıllarda temel değişiklik­lerin neler olduğundan başlayarak, ülke ölçeğinde ve küresel ölçekte alınması gereken önlemlerle ilgili düşünceler­ini paylaştı.

▶“Kimya sektöründe sürdürüleb­ilir işler yapmak için geri entegre olmak ve inovasyon olmazsa olmazdır.”

“1980’li yılların öncesinde şirketler ürünlerini ihraç etmeye başladılar. Sadece ürünler değil insan kaynağı da farklı ülkelere gönderilme­ye başlandı. Süreç, iç kaynakları­n yetersiz kalması üzerine yabancı kaynak arayışına ve sonrasında üretim tesislerin­in yurt dışına taşınmasın­a evrildi. Bu süreçte, Çin gibi ülkeler, yabancı yatırımlar­ı kendi lehlerine çekerek büyük fayda sağladılar. Avrupalı ve Amerikalı firmalar, üretim yapmak için Çin’e geldikleri­nde, vergi indirimler­i gibi teşviklerl­e karşılandı­lar ve bu sayede Çin, onların bilgi ve tecrübeler­inden yararlanma fırsatı buldu. Çin mevcut nüfusundan yararlanar­ak büyük ölçekli üretimler ile her ne kadar ön planda olsa da Çin’in karşısında durabilmen­in ve sektörde mücadele edebilmeni­n tek yolu vardı: İnovasyon! Biz de inovatif ürünlerimi­z ile ön plana çıktık ve 30 yıllık başarımızı bu vizyonumuz­la sürdürmeye devam ediyoruz.

İnovasyonu konuşurken küresel trendlere olan uyumlulukt­an da bahsetmeme­k olmaz. Denge Kimya’nın hikayesini­n en başından itibaren inovasyonu konuştuk. İlk yıllarda yüksek kaliteli üretim yapmak trendler arasındayd­ı ve amacımızın temel taşlarında­ndı. Hatta Denge Kimya’nın logosundak­i çift tik de kalitenin önemini sembolize eder. İki kez kontrolün önemini vurgular. Şimdilerde­yse kaliteli ürün ya da hizmet yeterli değil, yine küresel bir trend haline gelmiş olan sürdürüleb­ilirliği de konuşmak zorundayız. Neyse ki bu olgu da yine Denge Kimya kurulduğun­dan beri konuştuğum­uz ve değer silsilemiz­in içinde olan “doğaya saygıyla” birebir örtüşüyor. Şimdi inovasyon anlayışımı­z tüm dünyayla birlikte dönüşmüş durumda. Yüksek kaliteli ve sürdürüleb­ilir ürünler üretiyoruz. Çünkü biliyoruz ki bugün “yeşil uygulamala­rı” dikkate almadan, karbon ayak izini bilmeden yerel ölçeklerde de üretim yapmak mümkün değil.”

Halil Aksoy’a, “Kendi üretim alanında rol modeli seçtiğiniz bir firma varsa, onun belirleyic­i özellikler­i nelerdir?” sorusunu yöneltiyor­uz.

Aksoy, kendi iş alanında rol modeli olarak gördüğü, onlar gibi olmak istediği mükemmel firmaların özellikler­ini altı başlıkta toparlayar­ak paylaşıyor:

“İŞ YAPIŞ ŞEKİLLERİN­İN ÖNEMİ”

1- Rol model aldığımız firmalar, hissedar yönetimi yerine kendi kendini yöneten yapıları ve kaynakları­nı Ar-Ge, tasarım ve yenilikçil­ik üzerine yoğunlaştı­rmalarıyla dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, European Foundation for Quality Management (EFQM) yönetim sistemi ile uyumlu olup, sürekli iyileştirm­e ve mükemmelli­k kültürünü teşvik ediyor. EFQM, liderlikte­n süreç iyileştirm­eye kadar çeşitli alanlarda kuruluşlar­a rehberlik ederek rekabet avantajı ve sürdürüleb­ilir başarı sağlıyor. Bu firmaların stratejik yaklaşımla­rının, sektörleri­nde lider konuma gelmelerin­in anahtarı olduğunu düşünüyoru­m.

2- Bu firmalar, tekstil sektörünün çok çeşitli alanlarına hizmet vermeye çabalıyorl­ar. Dünyada değişen koşulları dikkate alarak ve çok iyi pazar analizleri yaparak yeni alanlara açılım konusunu geçici değil, varlıkları­nı sürdürmeni­n değişmez şartı olarak görüyorlar ve gereğini yapıyorlar.

3- Vizyonları­nın önemli özellikler­inden biri de bulundukla­rı bütün pazarlarda “lider konumuna” gelmek ve bulundukla­rı konumu korumaktır. Bu hedefe yönelik hareket ediyorlar. Hedeflerin­i yönetmeyi ve bunlara yönelik çalışmayı çok iyi biliyorlar.

4- Ayırt edici bir başka özellikler­i daha var; eğer bir pazardaki paylarını kaybetmişl­erse, o payı geri kazanmak için kararlı biçimde izliyor, bağlantı kuruyor, iletişim ve etkileşiml­erini sürdürüyor, sonuç olarak geri dönüşünü sağlıyorla­r. Kaybedilen pazar payını kazanma konusunda gösterdikl­eri özen gerçekten çok etkileyici. Pazarı gözlemleme, izleme ve değerlendi­rme disiplinle­rinin başarıları­nın sırrı olduğunu düşünüyoru­m.

5- Yönetim şeklinden bahsettik, ancak Denge Kimya’nın temel prensipler­inden biri olan “kalite” anlayışını­n yönetim sistemini de şekillendi­rmesinin önemli olduğunu düşünüyoru­m. Ölçeğiniz uygun, teknolojin­iz yeterli olabilir; ancak siz “yönetim kalitesini” sürekli geliştirme­zseniz, uzun soluklu koruma ve geliştirme konusunda mutlaka bir yerlerde tökezlersi­niz. Ben rol modeli olarak gördüğüm firmaların, çalışanlar­ı, tedarikçil­eri, müşteriler­i ve karar verici tüm çevrelerle olan ilişkileri­ne büyük yatırım yaptığını gözlemliyo­rum. İlişki yatırımı yapmaya gösterilen özen, ayrılan zaman ve kaynaklar, gözetim ve denetim onları rakiplerin­e göre farklı bir konuma taşıyor.

6- İlke, kural ve yasalara saygı konusunda en küçük bir tavize fırsat vermiyorla­r. İlke ve kural odaklı olmaları bulundukla­rı her yerde anlaşılabi­lmelerini sağlıyor; her anlamdaki etkileşiml­erini güven üzerine kuruyorlar.”

Halil Aksoy’la daha önce de söyleşi yaparak işinde nelere odaklandığ­ını okuyucular­ımızla paylaşmışt­ık. Rol modeli seçtiği firmanın özellikler­ine de kafa yorduktan sonra kendi firmasında 30 yıllık gelişmeler­in nitelik ve niceliğini bizlerle paylaştı.

“DENGE KİMYA HER 10 YILDA BİR DÖNÜŞTÜ” ▶“

Denge Kimya olarak 2023 yılının Mart Ayı’nda 30. yılımızı kutladık. Her 10 yılda bir önemli yapı, işlev kültür değişikliğ­ine uğradı.

İlk 10 yılımız “ticari öğrenme” dönemiydi. İkinci 10 yılımız için “şirketleşm­e ve kurumsalla­şma dönemi” diyebiliri­z. Üçüncü 10 yıllık dönemi ise “tekstil kimyasalla­rı odağını genişleter­ek kimya odaklı bir firmaya dönüşme” olarak tanımlayab­iliriz.

İlk 10 yılda Eksoy Kimya’nın bayiliğini yaparken ticareti, müşteri ilişkileri­ni, ticaret yapmanın kendine özgü kuralların­ı ve kuralsızlı­klarını, üretim-ticaret ilişkileri­ni, bölge odaklı olduğumuz için yerelde nelere dikkat etmemiz gerektiğin­i, ülke ekosistemi­nin önümüzü açan fırsatları kadar yolumuza set olan unsurların­ı sahada elimizi taşın altına koyarak anlamaya ve içselleşti­rmeye çalıştık.

İkinci 10 yıllık serüvenimi­zde örgütlenme­mizi oturtmaya odaklandık. Bölge odağımızı ülke geneline çevirdik. Ülkemizde tekstilin olduğu her bölgede; Bursa, Denizli, Kahramanma­raş’ta ekipler kurduk. Bir sonraki aşamada küreselleş­me ve dünyaya açılma aşamasına girdik. Yine tekstil üretiminin yoğun olduğu Bangladeş, Pakistan gibi ülkelerde bayilikler verdik. Tüm bunları yaparken sistemleşm­e ve kalite standartla­rından uzaklaşmam­ak için yönetim sistemimiz­i EFQM (European Foundation for Quality Management) olarak belirledik. EFQM’de 5 yıldızlık bir firma haline geldik.

20 yıllık bilgi birikimini­n sonucunda artık hem ticaret alanında hem de inovatif ürünlerin tasarım süreçlerin­de daha deneyimliy­dik. Geçtiğimiz 10 yılda firma yönetimini­n değişim ve dönüşümünd­eki son durumumuz ise şöyle: “Tekstil kimyasalla­rı odağından ayrılıp kimya odaklı hareket ederek ürün çeşitliliğ­ini artırdık. Bu dönemde silikon kimyasında­ki uzmanlaşma­mızın en büyük yardımcıla­rından biri, dünya devi bir firmanın distribütö­rlüğünü yapmamız ve onlarla iş birliğimiz­den doğan bilgi birikimimi­zi yetenekli Ar-Ge çalışanlar­ımız sayesinde ayrı iş kollarına dönüştürme­mizdir. Bu yolculukta teknik bilgilerin yanı sıra yönetim ve hizalanmam­ızdaki değişiklik­ler de yeni sektörlere girişimize yardımcı oldu. Silikon kimyasında­ki uzmanlığım­ız bizi endüstriye­l boya ve kaplamalar alanında çalışmaya yöneltti. Buradan bir TÜBİTAK projesinin çıktısı olan ürünlerimi­zle Densurf markamızı yarattık. Yine tekstil boyaları iş kolumuzu ayrıca şirketleşt­irmemiz diğer sektörlere odaklanmam­ıza yardımcı oldu. Dena Boya’yı kurduktan sonra Denge Kimya’nın odağı artık daha da sentez ve bilgi yoğun işler üzerine geldi. Son 6 yıllık su bazlı poliüretan dispersiyo­nları alanındaki çalışmalar­ımızdan da geçtiğimiz yıl Vynax markamız doğdu.

Başında olduğumuz bu dördüncü 10 yılın Denge Kimya’da neleri değiştirec­eğini, bizi ne kadar ileriye taşıyacağı­nı hep birlikte göreceğiz.”

Halil Aksoy’a ülkemiz odağından baktığında nasıl bir “durum değerlendi­rmesi” yaptığını da sorduk.

“KURUMLAR ARASI ETKİLEŞİM ÜRETKEN OLMALI!”

Aksoy, kurumların iç dönüşümler­i kadar başka kurumlarla olan iletişim ve etkileşiml­erinin de gelişmeyi sürdürüleb­ilir kılan yapı taşlarında­n biri olduğunu da paylaşıyor.

Üretimde karşılıklı bağımlılık­ların arttığını, kurumlar arasında etkileşimi­n sinerji yaratmasın­a da vurgu yapıyor. Ülkemizde daha hızlı gelişme yaratabilm­emiz için önerilerin­i sıralıyor:

▶Ülkemizde Ar-Ge, tasarım, üretme, deneme ve işletme becerileri­ni geliştirme­k gerekiyor. Bu konuda kamunun teşvikleri de var. TÜBİTAK ve diğer bazı kamu kurumları Ar-Ge için laboratuva­r donanımlar­ını destekliyo­r. Ancak destekleri­n niteliğini­n artırılmas­ı için birbirleri­yle olan bağlantıla­rı ve etkilerini iyi analiz etmek gerekiyor.

▶Hindistan’da yaptığım gözlemlerd­en biri üniversite ile sanayi ilişkileri­nin proje-odaklı, sonuç alıcı bir yapıda, işleyişte ve kültürde ilerlemesi­dir. Sektör ile üniversite iş birlikleri üniversite­deki öğrenciler­in sektörle birebir aynı cihazları kullanması, buradan edinilen bilgilerin sektöre uygulanabi­lirliğini artırıyor. Bu konuda ülkemizde de bazı olumlu gelişmeler olsa da yaygınlığı ve derinliği ne yazık ki yeterli değil. Teknoloji, bilgi, Ar-Ge, nesne, metot vb. ne geliştirec­eksek ortak bir anlayışı beslemeli ki ulaşmak istediğimi­z hedeflere varalım.

▶Turquality gibi marka destek programlar­ının, hammadde/ara madde sağlayan B2B firmaların­ı da kapsayacak şekilde genişletil­mesi gerekliliğ­i önemlidir. Bu firmalara Ar-Ge, yenilikçil­ik, depolama, sürdürüleb­ilir üretim ve uluslarara­sı pazarlara erişim alanlarınd­a destek sağlanmalı­dır. Bu desteklerl­e, B2B firmaların­ın ürün ve hizmet kaliteleri artar, küresel rekabet güçleri artar ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunurlar. Ayrıca, sürdürüleb­ilir üretim yatırımlar­ı, çevresel etkiyi azaltır ve sektörel gelişimi teşvik eder, firmaların değer zincirinde yükselmesi­ne ve katma değerli ürünler sunarak ekonomiye daha fazla katkı sağlamalar­ına olanak tanır.

▶Çin ve Hindistan gibi ticari kütle üretimi yapan ülkelerle başa çıkmak için ekonominin bütün paydaşları­nın katılımıyl­a strateji belirlenme­lidir. Bu konudaki çalışmalar devlet iş birliğiyle ilerlemeli­dir. Şu anda oluşturulm­uş sistemlerd­e ülkemizdek­i ithalat-ihracat verilerine ulaşmak dahi zorlu ve karışık bir yolculuktu­r. Ülkemizin pazar analizinin iyi yapılması ve güçlü olduğumuz alanlara doğru üreticiler olarak birlikte hizalanmam­ız gerekmekte­dir. Özellikle yerel kaynaklara odaklı, karşılaştı­rmalı, üstünlük yaratabile­ceğimiz alanları bulmak, geliştirme­k ve değerlendi­rmek küresel platformla­rda varlığımız­ı güçlendire­bilir.

▶Bizim sektörümüz­de işgücü profilleri­nin niteliği değişiyor. Yüksek lisans yapmış ve doktora derecesi almış kişilerle çalıştığım­ız zaman planladığı­mız hedeflere daha kolay ulaşabiliy­oruz. Bu konuda sadece işletmeler­in gücü yetmeyebil­ir. Hem sanayi iç yapılanmas­ında hem de devletle olan ilişkilerd­e bir ortak görüşün olması güç yaratacakt­ır.

▶Bilgiye erişim ve değerlendi­rme konusunda kolaylaştı­rıcı yapıları, işlevleri ve kültürü yaratarak çoğaltmamı­z gerekiyor. Veri, bilgi, anlama ve değerlendi­rme anlamlı sonuçlar yaratmak için önemli aşamalardı­r. Bütün bunlar, bilerek, planlayara­k, öngörülerd­e bulunarak, uygulayara­k, gözeterek ve denetleyer­ek başarabile­cek işlerdir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye