Türkiye insani gelişmede 193 ülke içinde 45. sırada
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) zengin ve yoksul ülkeler arasındaki eşitsizlikleri istikrarlı bir şekilde azaltan yirmi yıllık eğilimin artık tersine döndüğüne dikkat çekti. UNDP tarafından yayınlanan “Tıkanıklığı aşmak: Kutuplaşmış bir dünyada işbirliğini yeniden şekillendirmek” başlıklı 2023-2024 İnsani Gelişme Raporu’nda kalkınmadaki dengesiz ilerlemenin en yoksulları geride bıraktığı, eşitsizlikleri derinleştirdiği ve küresel ölçekte siyasi kutuplaşmayı şiddetlendirdiği ifade edildi. UNDP raporuna göre, bu durum kolektif eylem yoluyla acilen ele alınması gereken tehlikeli bir tıkanıklık. UNDP’nin açıkladığı 2023-2024 İnsani Gelişme Raporu’nda yer alan İnsani Gelişme Endeksi’nde Türkiye, 193 ülke arasında 45. sırada yer alıyor. Türkiye, 2022 verilerine göre üst üste dördüncü kez “çok yüksek insani gelişme” kategorisinde yer aldı. Sıralama en yüksek refah düzeyindeki ülkeler için iyi haberler sunarken, insani gelişme sonuçlarında endişe verici bir farklılık olduğunu da gösteriyor. Daha yoksul ülkeler pandemi nedeniyle kaybettikleri zemini geri kazanamıyor.
Temel alanlarda ilerleme sağlandı
Endeks, pandemi nedeniyle meydana gelen iki yıllık gerilemenin ardından küresel ölçekte rekor seviyelere ulaşsa da, ortalamada elde edilen bu başarının derinleşen eşitsizlikleri gizlediği, dünyadaki en yoksul ülkelerin yarısının endeks performansının, pandemi öncesi seviyelerinin altında kaldığı ifade ediliyor. Rapora göre Türkiye endeksteki üç unsurun tümünde ilerleme kaydetti, 1990 ve 2022 yılları arasında doğuşta beklenen yaşam süresi 10,8 yıl, ortalama öğrenim süresi 4,4 yıl, beklenen öğrenim süresi ise 10,8 yıl arttı. Aynı dönemde, ülkede kişi başına düşen gayri sa
fi milli gelir ise yüzde 154,3 yükseldi. Ancak endeks eşitsizliklere uyarlandığında, Türkiye’nin sırası düşüyor. Türkiye’de genel olarak erkeklerin kadınlara göre daha yüksek insani gelişme seviyelerine sahip olduğunun altı çizilen raporda toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri hesaba katıldığında, Türkiye’nin sırası 166 ülke arasında 66’ya geriliyor.
UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, “Dünyadaki zengin ülkelerin çoğu gibi, Türkiye’dekendisini pandeminin etkilerinden güçlü bir şekilde kurtarmayı başardı. Ancak bu cesaret verici ilerleme, dünya çapında milyonlarca insanı geride kalma riskiyle tehdit eden, yeniden derinleşen eşitsizliklerin gölgesinde kalıyor” şeklinde konuştu. Artan kutuplaşma ve bölünmenin damgasını vurduğu bir dünyada, karşılıklı ihmallerin refah ve güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çeken UNDP Başkanı Achim Steiner de “Korumacı yaklaşımlar, pandemi, iklim değişikliği ve dijital regülasyonlar da dahil olmak üzere karşılaştığımız karmaşık, birbiriyle bağlantılı güçlükleri çözemez. Sorunlarımız iç içe geçmiş durumda ve eşit ölçüde birbirine bağlı çözümler gerektiriyor” değerlendirmesinde bulundu. Ulusal istatistiklere ve 2022’de bildirilen verilere dayanan yeni sıralama, Şubat 2023 depremlerinin etkisini yansıtmıyor. Felaketin yol açtığı büyük can kaybına ve hasarın büyük boyutuna rağmen (UNDP’nin desteğiyle hazırlanan bir hükümet değerlendirmesine göre, toplam hasar ve kayıplar 103,6 milyar ABD doları veya 2023’teki tahmini GSYİH’nin yüzde 9’u olarak tahmin ediliyor), depremlerin ülkenin endeks sıralamasını etkilemesi beklenmiyor.
Siyasi kutuplaşma uyarısı
Eşitsiz kalkınma ilerlemesinin en yoksulları geride bıraktığına, eşitsizliği artırdığına dikkat çekilen rapor uluslararası kolektif eylemin, yükselen bir demokrasi paradoksu nedeniyle engellendiğini ortaya koyuyor. Dünya çapında on kişiden dokuzu demokrasiyi desteklerken, küresel ankete katılanların yarısından fazlası, demokratik sürecin temel kurallarını atlayarak demokrasiyi zayıflatabilecek liderlere destek verdiğini ifade ediyor. Dünya çapında ankete katılanların yarısı, hayatları üzerinde hiç kontrol sahibi olmadıklarını veya sınırlı kontrole sahip olduklarını belirtiyor ve üçte ikiden fazlası hükümetlerinin kararları üzerinde çok az etkiye sahip olduklarına inanıyor. Rapor, artan siyasi kutuplaşmayla birleşen güçsüzlük hislerinin, bazı ülkelerin tam da yenilenen işbirliğinin hayati önem taşıdığı bir dönemde içe kapanmasına neden olduğu sonucuna varıyor.