“İstanbul’un geleceği yeni nesil organize sanayi bölge yatırımlarında”
Hızla değişen “teknoloji ve iş süreçlerine uyumun” hızlandırılması, sayısını artıracak diğer etkileri ve ekonominin yerelden küresele açılımını kolaylaştırıcı rolleri nedeniyle, İstanbul’un ekonomik ağırlığını da hesaplayarak yeni nesil OSB’ler talep ediliyor.
İstanbul’da iş dünyasını temsil eden örgüt yöneticileri ülke ekonomisinin merkezi konumundaki bu kentin iki yakasında “yeni nesil OSB” ihtiyacını sıklıkla dile getiriyor. Yeni nesil OSB ihtiyacı medyanın değişik kanallarında ilgi gören konulardan biri. İstanbul Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (İSİFED) Başkanı Muammer Ömeroğlu’yla konuyu değerlendirmek için, yollarını araçların tıkadığı, çöp yığınlarının kirliliğinin gözle görüldüğü, dar yollarında çamurların aktığı Esenyurt Sanayi Bölgesi’ndeki işyerinde buluşuyoruz.
Söyleşimiz İstanbul’un ülkemizin sosyal ve ekonomik gelişmelerindeki rolü ve ağırlıklı konumu üzerine odaklanıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı “İstanbul İli Sanayi Sektörü Yapası” raporunun saptamaları üzerinden geçiyoruz. Her şey gün gibi ortada: İstanbul, ülkemizin coğrafyasındaki merkezi konumunu, tarihsel süreçteki oynadığı rolü, bugün de her alanda belirleyici olan sosyal ve ekonomik etkinlikleri nedeniyle ağırlığını hissettiriyor.
NEDEN YENİ NESİL OSB?
İSİFED Başkanı’na İstanbul’da yeni nesil OSB ihtiyacının hangi “gerekçelerle” talep edildiğini özetle,
▶Girişimci ve iş dünyası insanımızın kıt olan sermayesini “taşa-toprağa” bağlamasının önlenmesi,
▶“Yatırım ve işletme sermayesi”
eksikliğinin “yatırımları caydırıcı etkisinin” azaltılması,
▶İleri düzeyde kaliteli “altyapı”
ile iş süreçlerinin aksamaması, hızının artırılması,
▶Üretim, ulaşım ve iletişim sistemlerinin “etkin koordinasyonu”
ile kaynak kullanma veriminin artırılması,
▶İş süreçleri ve işgücü profilleriyle uyumunu sağlayarak “iş ortamının” iyileştirilmesi,
▶Düzgün “üretim hatları” kurularak “insan ve mal akışlarının”
hızlandırılması,
▶Ortaklaşa altyapıyla “enerji güvenirliği ve kalitesinin” korunması,
▶Giderek maliyeti artan “içme, kullanma ve sanayi suyunun” ortaklaşa sağlanmasının maliyet avantajlarından yararlanılması.
▶De↘rem etkenini dikkate alarak “zemin emniyeti” etkeninin dikkate alınması,
▶İşgücünün işe-geliş gidişinin “toplu taşıma araçlarıyla” yapılarak “özel ulaşım maliyetlerinin” minimize edilmesi,
▶Ortak yönetimin “merkezi ve yerel yönetim izinlerini” kolaylaştırması,
▶Kent planları ile bütünlük içinde “barınma alanlarının disiplinli ve bilime uygun” geliştirilmesini yönlendirmesi,
▶“Atıkların arındırılması ve değerlendirmesinin” maliyetlerinin düşürülmesi,
▶Örgün eğitim olanaklarının yaratacağı kalifiye işgücü yanında “komşuluk etkisi” ile öğrenmenin hızlandırılması,
▶Makine donanımlarda “ortak kullanımlarla” yatırıma bağlanacak sermayenin azaltılması, makine donanımları tam kapasite kullanma imkânlarının artırılması,
▶Ortak Ar-Ge imkânlarından yararlanarak tasarım ve inovasyon etkisinin büyütülmesi,
▶Arsa temini ve tahsislerinde “kamulaştırma bedellerinin” azaltılması,
▶OSB’lerin iç düzeni, temizliği, yeşil alanı, kreşleri ve okulları ile “yatırım cazibesini” artırması,
▶Ulaşım alt sistemlerini etkin kullanarak “lojistik akışları” ve “maliyetlerinin” optimize edilmesi,
▶Teşviklerin odaklanması, gözetim ve denetimini kolaylaştırması,
▶Dijital uyum konusunda ortak çözümlerle maliyet avantajı yaratması,
▶Müşterilerin “üretim yerlerini görmesinin” kolaylaştırması ve “müşteri güveni” yaratması,
▶Hızla değişen “teknoloji ve iş süreçlerine uyumun” hızlandırılması, gibi sayısını artırabileceğimiz etkileri ve ekonominin yerelden küresele açılımını kolaylaştırıcı rolleri nedeniyle, İstanbul’un ülke ekonomisindeki ağırlığını da hesaplayarak yeni nesil OSB’leri talep ediyoruz “diyor.
İSTANBUL’DA OSB KONUSU NEDEN AYRIŞIYOR?
Söyleşiyi yapmamızın odağında İstanbul var: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da belirttiği gibi İstanbul’da imalat sanayisinin yoğunlaştığı ilk beş ilçe Tuzla, Esenyurt, Bağcılar, Başakşehir ve Ümraniye. Esenyurt; tekstil, gıda, kauçuk-plastik ve deri ürünleri sektörlerinde ilk sırada yer alırken, Tuzla; elektrikli teçhizat, makinelerin kurulum ve onarımı ve metal eşya üretimi gibi daha büyük ölçekli işletmelere ev sahipliği yapmaktadır. Bağcılar konfeksiyon, Ümraniye mobilya, Başakşehir ise makine-ekipman üretiminde ilk sırada bulunmaktadır.
İSİFED Başkanı Muammer Ömeroğlu İstanbul’un iki yakasında yeni nesil OSB ihtiyacını ve İstanbul’u diğer illerden ayrıştıran özelliklerini de şöyle açıklıyor:
▶İstanbul ülkemiz ekonomisinin üçte birinden fazlasını kontrol eden bir ölçeğe ulaşmıştır.
▶Bakanlığın işaret ettiği yerlerdeki işyerleri çok katlı, yetersiz altyapılı, iş akışlarını azaltan ve elverişsiz yapılarda rekabet edebilir ölçek, teknoloji ve yönetim anlayışına sıçrama yapamıyor.
▶Islah OSB’leri kâğıt üzerinde bazı kolaylıklar sağlasa da uluslararası rekabetin gerektirdiği altyapı ve üst yapı koşullarını yaratamıyor.
▶Dijital Dönüşüm inisiyatifi, sanayinin mekân darboğazları nedeniyle umulan sonuçları yaratamıyor.
▶Çin gibi organize olan ölçek ve teknoloji, iç ve dış pazar büyüklüklerini değerlendiren yeni güçle rekabet bu koşullarda yaratılamıyor.
▶İstanbul’da sanayinin yaygın
Büyük dönüşüm iç ve dış koşulları köklü biçimde değiştiriyor. Yurtiçi ve yurtdışı bağlantılarımız, iletişim imkânlarımız, rakip stratejileri ve iş birlikleri yapabilme fırsatları yeniden yapılanıyor. Ülke ekonomisinin yüzde 40’ından fazlasını kontrol eden İstanbul’un deprem bir numaralı doğal sorunu, yeni nesil OSB ihtiyacı da ekonomisini rekabete hazırlamasının ivedi sorunudur. İstanbul’da imalat sanayisinin yoğunlaştığı ilk beş ilçe Tuzla, Esenyurt, Bağcılar, Başakşehir ve Ümraniye. Esenyurt; tekstil, gıda, kauçuk-plastik ve deri ürünleri sektörlerinde ilk sırada yer alırken, Tuzla; elektrikli teçhizat, makinelerin kurulum ve onarımı ve metal eşya üretimi gibi daha büyük ölçekli işletmelere ev sahipliği yapmaktadır. Bağcılar konfeksiyon, Ümraniye mobilya, Başakşehir ise makine-ekipman üretiminde ilk sırada.
yoğunluk ve derinliği ülke ekonomisinin rekabet gücünü belirliyor.
▶Sanayiyi İstanbul’dan çıkarma eğiliminin küresel rekabet koşulları düşünülerek, ilgili bütün aktörlerin katılacağı bir platformda sorgulanması gerekiyor.
▶Bizim saptamalarımıza göre merkezi ve yerel yönetimlerin, sanayicinin, ilgisi ve bilgisi olan herkesin katılacağı bir çalıştay yapılarak, konunun nasıl ele alınacağı, sonuca gitmek için yetkilerin, sorumluların, çalışma zamanlarının ve hesap verebilirliğin mekanizmalarının belirlenmesi gerekiyor.
Muammer Ömeroğlu’nun İstanbul’da yeni nesil OSB konusunda neler yapmamız gerektiğini de soruyoruz:
▶Her şeyden önce OSB kavramına yeni bir anlayış getirerek sanayileşmiş ülkelerde olduğu gibi yerel yönetimlerin de OSB yapısının içine alınması hem şehir planlaması, hem alt yapı hizmetleri hem de kurumlar vergisinden devletin ayıracağı pay ile belediyelerin sanayi üretiminin önünde bir engel değil destekçi olmasının sağlanmalı.
▶Merkezi ve yerel yönetim temsilcileri, sanayici ve diğer iş insanları, sivil toplum örgütleri yetkileri, medya, ilgisi ve bilgisi olan bütün aktörlerin katıldığı bir çalıştay düzenlenerek konunun nasıl ele alınacağının yol ve yöntemi belirlenmeli.
▶Belirlenecek bir “merkez birimin” İstanbul’da sanayinin bugünkü durumunu değerlendirmemize yarayacak bir envanter oluşturması ilk işi olmalı.
▶Tarafl arın belirleyeceği bir teknik ekip, sanayinin İstanbul dışına çıkarılmasının mümkün olup olamayacağını, bunun fayda/maliyetinin ne olacağına ilişkin veriler oluşturmalı.
▶Ya↘ılan çalışmalar hakkında kamuoyuna düzenli bilgiler paylaşılarak, katılımcı ve kapsayıcı bir çalışma ile kitle desteği sağlanmalı.
▶Sanayinin ileriye- geriye bağlantıları nedeniyle İstanbul’dan çok uzaklara taşınmasının “mümkün olmadığı” sonucu çıkarsa, uygun bölgede rekabetin bütün bağlamlarını dikkate alan bir “yer seçimi teknik ekibi” harekete geçirilmeli.
▶İstanbul’da yeni nesil OSB sorunu siyasi bakış açılarından, ideolojilerden, önyargılardan bağımsız, ülkemizde yatırımı motive etme ve uzun dönemli geleceği güven altına alma açısından “ulusal sorun” olarak ele alınmalı.
▶Sivil toplum kuruluşları yöneticilerinin, tekil sanayici ve iş insanlarımızın yeni nesil OSB taleplerinin sözde kalmaması için, herkes elini taşın altına koymalıdır.
Ekonominin neredeyse yarısını kontrol eden İstanbul’da üretim tesislerinin “mekân sorununu” gerekli ciddiyetle ele almak, fikri takibini yapmak konusunda başarılı olmak hepimizin ortak sorumluluğudur.