NE İŞE YARAR?
ARTIK İŞ GÜCÜNE KATILMAKTA OLAN KUŞAK, STATÜKOYU REDDEDİYOR
CHARLIE DURBIN, 2019’da Princeton’dan mezun olup yatırım bankacılığı sektöründe çalışmaya başladığında, yapmayı istediği bir işten çok yapması beklenen bir işmiş gibi hissetmeye başladı. Ekonomi diploması ve Princeton’un lakros takımındaki geçmişiyle, Durbin stratejik birleşme ve satın alma anlaşmalarına odaklanan küresel bir firma için mükemmel bir adaydı. Durbin, bu işe sahip olduğu için mutluydu fakat birleşme ve satın alma işleri tam olarak tutku duyduğu bir konu sayılmazdı; öğrenciyken Princeton Girişimcilik Konseyi üyesiydi ve 2017’de kriptoya ilgi duymaya başlamıştı. Kısa zaman sonra, suskunluğu haklı çıktı. Kendisinin “devasa bir yüz yüze olma kültürü” dediği şey sebebiyle saatler akıp gidiyordu. Kendilerinden daha rütbeli birinin bir şeye ihtiyacı olur diye kimse iş yerinden ayrılamıyordu. Durbin, görevlerin dağıtılma şeklinden de hoşlanmıyordu. “İşler ne kadar yoğun göründüğünüze göre dağıtılıyor” diyen Durbin’e göre yaptığı işlerin, mevcut ilgi alanlarıyla da pek bir ilgisi yoktu. 26 yaşındaki Durbin, “Tüm hayatım okul, spor ve daha sonra da işten ibaret oldu” diyor. “Hiç tutku duyduğum konuları keşfedecek zamanım olmadı.” Durbin, 2021’de kıdemli analist olarak terfi etti fakat kısa bir süre sonra, sanatçıların üretimlerinden para kazanmalarına yardımcı olan bir NFT altyapı protokolü olan Decent’ın kurucu ortaklarından olmak için istifa etti. Durbin’in hikayesi, iş dünyasında yankılanan bir trendi özetliyor: Z kuşağının yetenekli çalışanları, genellikle kendi işlerini kurmak için işten ayrılıyor. LinkedIn verilerine göre, Z kuşağının yüzde 72’si işlerinden istifa etmeyi düşünüyor. Z kuşağı, şu anda iş gücü havuzunun yüzde 8.5’ini oluşturuyor ve eğer patronlar daha şimdiden Z kuşağını yönetmekte sorun yaşıyorsa, bu kuşağın yaklaşık 70 milyon üyesinin geri kalanı da aynı şeyi yaparken ve ‘baby boomer’ kuşağı emekli olmaya devam ederken, 2030’a kadar bu sayı yüzde 30’lara çıktığında ne olacak? Meta’da araştırmacı olan ve ayrıca Z kuşağından çalışanlara nasıl liderlik edecekleri konusunda startup kurucularına ve diğer şirketlere danışmanlık yapan 26 yaşındaki Jackie Berardo, “Konsolide etme, homojenlik ve mükemmeliyetçilik gibi önceki kuşaklar ve şirketler için işe yarayan yöntem ve stratejiler, bu kuşak için işleri bozacak şeyler” diyor. Bu durum, şirketlerin üretkenliği tanımlama ve ödüllendirme şeklini de kapsıyor: Zamana dayalı ve daha fazla kavramının daha iyiye eşit olduğu bir anlayış mı? Yoksa Z kuşağının tercih ettiği gibi görevlere dayalı ve verimliliğin ödüllendirildiği bir anlayış mı? Bu soruya katıksız bir cevap verebilmek için, Charlie Durbin veya Jackie Berardo gibi kişilerle daha çok zaman geçirmeniz gerekir. Durbin ve Berardos, istikrarsız bir dönemde reşit olan ve bunu yapabilecekleri için, yeni ve daha iyi bir dünya talep eden, geleceğimizin yetenekli ve hırslı yüzleri. Fikirlerinin tümü orantılı olmayabilir veya startup’larının tamamı hayatta kalmayabilir. Fakat istedikleri kurumsal dünyayı inşa ederek, onu herkese anlatıyorlar. Eğer Z kuşağının kurduğu işyerlerinde istikrarlı olan bir şey varsa, o da bu kuşakta olanların, kendileri çalışmaya başlamadan önce hoşlanmadıkları şeylere tepki gösterme şekilleri. Kurduğu Sharma markası Eight Sleep, Jim Beam ve Milk Bar gibi şirketlerin dijital ticaret gelirlerini artırmasına yardımcı olan 26 yaşındaki Nik Sharma, şirket kültürünün yüzde 50’sini kendisinin ve çalışanlarının daha önce çalışıp nefret ettiği yerlerden farklı bir şeyler denemenin motive ettiğini söylüyor. Z kuşağına ait çalışanların başarılı olabileceği bir iş yeri inşa etmek ilk günden başlıyor. Pandemi sosyalleşme süreçlerini alt üst etti, bu yüzden işverenlerin daha fazla eğitim sunması gerekiyor. Sharma, “Biraz daha fazla ellerinden tutulması ve iletişim kurulması gerekiyor ve bunda haklılar da çünkü üniversitenin çoğunu bir dizüstü bilgisayarın arkasında geçirdiler ve sosyal becerilerinde bir boşluk oluştu” diyor. “Yeni işe alınan biriyle ortalama olarak 15 ila 30 saat konuşuyorum.” Sharma ayrıca noktalama işaretleri yerine emoji’lerin zevkli bir şekilde kullanıldığı, etkileyici ve kapsamlı bir dizi kontrol listesi geliştirmiş durumda. Fakat bu kültür, sadece pikselli palmiye ağaçları ve şemsiyelerle donatılmış bir el kitabından çok daha fazlası. Sonuçta amaç, geribildirimin iki yönlü olduğu ve bir topluluk gibi hissettiren bir
iş yeri inşa etmek. Sharma, kendisinin aslında herkesin pazartesiden cumaya kadar gelip çalışmasını istediğini fakat bunun bir oylamayla reddedildiğini kabul ediyor. Şirket, salıdan perşembeye kadar toplanıyor. Bu sırada, büyük oranda Z kuşağına ait çalışanları bulunan bir marka pazarlama firması olan Cloud Studio NYC’nin CEO’su 28 yaşındaki YouMe Lin, ekibiyle üç ayda bir yaptığı toplantıları kendi liderliği ve şirketin yönü hakkında geribildirim almak için kullanıyor. Lin, “Birlikte öğrenip büyüyoruz” diyor. Bu toplantılar, israfın ortadan kaldırılması ve sürdürülebilirliğin teşvik edilmesi gibi, çalışanları için önemli olan sosyal amaçlara destek olan programlara ilham veriyor. Güzellik sektöründen bir müşterinin elinde envanter fazlası oluştuktan sonra, Cloud Studios’un çalışanları kâr amacı gütmeyen birçok kuruluşu inceledi ve müşterilerini fazla ürünleri bağışlama konusunda başarıyla ikna etti. Bu artık ajans için standart bir uygulama olmuş durumda. Lin’in geribildirim sistemi ayrıca ekibinin, tecrübeyi paylaşmanın ve uzun vadeli değerler oluşturmanın bir yolu olarak, kadın ve azınlık gruplardan gelen kuruculara ücretsiz danışmanlık seansları sunmasına da yol açtı. Z kuşağına ait kurucular, çalışanlarına bekçilik etmek yerine onlara güvenebileceklerine dair bir fikirle uyguladıkları politikalar aracılığıyla özgürlük kurdelesini göğüslüyor. Z kuşağından bir VC olan ve ayrıca Z kuşağından kişilerin kurduğu şirketlere yatırım yapan Jonathan Yip, firmasının aboneliklerden seyahatlere kadar her şeyi içeren ve çalışanların potansiyel yeni pazarlar konusunda “fikir edinmesine” yardımcı olan “sınırsız bir kişisel gelişim bütçesi” sunduğunu söylüyor. Bu tip bir avantaj kötüye kullanılmaya müsait görünse de bu, iş arkadaşlarına duyulan güvenin bir ifadesi. Benzer şekilde, daha sürdürülebilir tamponlar ve pedler üreten bir şirket olan August’un kurucu ortaklarından 25 yaşındaki Nadya Okamoto da geçtiğimiz yıl çalışanlarına sınırsız izin hakkı tanımaya başladı. Bu yeni bir avantaj değil fakat Okamoto bu politikayı işin yeniden tasarlanmasının bir parçası olarak görüyor. Çalışanlarının bu hakkı kötüye kullanmayacağına güveniyor çünkü çalışanlar, işlerine tutku duyuyorlar. Buna karşılık da çalışanların kişisel bir seyahate çıkma veya ailelerini ziyaret etme ya da hasta veya yorgunken çalışma arasında bir tercih yapmak zorunda kalmayacağı bir dünya yaratmak istiyor. “Eğer hasta veya yorgun olduğumuz için bir teslim tarihini kaçırırsak, bu sorun değil” diyor. “Dünyanın sonu değil.” Z kuşağının, Amerika’nın belkemiğini oluşturan büyük şirketlere güvenmek için pek bir nedeni olmasa da bu kuşağın üyeleri kendilerine güvenilmesini
istiyor ve önlerindeki sorunlara çözüm bulma konusunda istekliler. Bu tarz politikalar da bu inancı pekiştiriyor. Z kuşağının geleceğine yatırım yapan şirketler, geçmişteki uzun saatler ve sadık memuriyetlere benzemese de bu yatırımın karşılığını alacaklar. İhtiyaç fazlası veya satılamaz ürünleri olan çiftçileri gıda bankalarıyla bir araya getiren ve kâr amacı gütmeyen, Los Angeles merkezli bir kuruluş olan Farmlink Project’in kurucu ortağı ve CEO’su Ben Collier, gönüllü öğrencileri gıda dağıtım endüstrisinin gelecekteki liderleri olmaları için eğitiyor. 25 yaşındaki Collier, bu yılın başlarında 10 ila 15 öğrencilik bir grup için üç aşamalı bir burs programı oluşturdu. Bu öğrenciler, gıda tedarik zincirinde bir alana yerleştirilmeden önce Farmlink’te eğitim görüyor ve daha sonra da kendilerine öğrendikleri her şeyi kullanabilecekleri bağımsız bir proje veriliyor. Collier, sahaya daha fazla yetenek kazandırarak ve onları geliştirerek, üç yıldan daha az bir sürede 38.5 milyon kilogramdan fazla gıdayı ihtiyaç sahipleriyle buluşturmuş olan misyonunu daha da hızlandırıyor. Collier, “Tarım, gıda bankacılığı ve tedarik zincirleri pek değişmeyen eski alanlar” diyor. “Etki ise değişim yaratan pek çok genci eğitip bir araya getirmekten geliyor.” Z kuşağının yere göğe sığdırılamayan girişimci ruhunu kullanabilen şirketler, başarılı olma konusunda yeni fırsatlar yaratacaklar. Örneğin Sharma, aktif bir şekilde potansiyel girişimcileri işe almaya çalışıyor çünkü bu kişiler yenilikçi ve hırslı oluyor. Sharma, çalışanlarına amaçları hakkında sorular sormaya özen gösteriyor ve onları ilk kez CEO olmuş pek çok kişinin kendi kendine öğrenmek zorunda kaldığı alanlar olan operasyon ve finans konularına maruz bırakarak, iş kurarken ihtiyaç duyacakları deneyimi kazandırmaya çalışıyor. Onların bir gün kendi şirketlerini kurmak için işten ayrılacağını kabul ediyor ve hatta bunu bekliyor. “Yıldız bir çalışanın maaşını her çeyrekte, altı ayda hatta yılda bir yükseltmeye devam edemem” diyor. Eninde sonunda bu çalışanlar hem parasal olarak hem de kendi misyonları anlamında çok daha büyük bir karşılık alma potansiyelini keşfetmek isteyecekler. Sharma, tehdit altında hissetmek yerine, bu değiş tokuşun buna değdiğine inanıyor. Yakın zamanda, Sharma’nın çalışanlarından biri kendi şirketini kurmak için işten ayrıldı ve Sharma, bu çalışanıyla hem bilgisini hem de potansiyel yatırımcıları paylaşıyor ve ayrıca şirketine de ilk yatırımı yapıyor. Sharma, “Benim olan biteni kaçırmamdansa, bu hem benim için hem de onlar için iyi oluyor” diyor.