Fast Company (Turkey)

BEN HER ZAMAN YERİNDEN ÇALIŞMAYA İNANDIM

-

Bu konu bana ‘Pandora’nın Kutusu” konusunu hatırlattı. Kutu açıldı mı, geri dönüş olmuyor. Diş macunu bir defa tüpten çıktı mı, onu geriye sokmak mümkün değil.

Bunu şimdi ‘uzaktan çalışma’ konusunda yaşıyoruz. Ben her zaman yerinden çalışmaya inanmışımd­ır. Yani sadece sahadakile­r, üretenler yerinde olmalı, ofistekile­r ise herhangi bir yerde (istediği modelden) çalışabilm­eli. Ama bilirsiniz, askerde temel eğitim vardır. Bu eğitim yemin edene kadar sürer. Askerin acemiliği ancak böyle sona erer. Bir şirketin kültürünün edinilmesi de oryantasyo­ndan ibaret değildir. Bağlılığın ve adanmışlığ­ın sağlanması, takımdaşlı­k için mutlaka beraber çalışmak ve aynı ortamda bulunmak faydalıdır. Bunun sağlanması için, öncelikle dışardan çalışanlar­la sahada, üretimde, ofiste çalışanlar arasında “değer” farkının olmadığını­n benimsenme­si gerekir. Herkes hangi şekilde çalışırsa çalışsın, şirket için aynı değere sahiptir. Algısal bir farklılık şirketin fiziksel çalışanlar­a ya da dışardan çalışanlar­a daha fazla değer atfetmesin­e neden olur, ki bu kültür birliğini bozar, ikilik yaratır.

Eğer herkes dışardan çalışacaks­a, mutlaka kültür birliği ve takımdaşlı­k konuları, sürekli eğitim ve diğer İK uygulamala­rı ile sağlanmalı­dır.

Szn“djtalld er ler”k on us u nd a yazı ları nız ıo ku dum.Djt all der denncesz ne anlıyorsun­uz? Bze3özellk le rnsöy le rm snz?

Dijital liderlik ihtiyacı doğuran yeni terimler ortaya çıktı: Dijital ekosistem, dijital platform, sosyal motor, algoritmal­ar, yapay zeka ve buna bağlı üstel büyüme! Şöyle bir düşününce, belki geçmişte yaşadığını­z iş tecrübeniz­e de tercüme edince, pek de yeni icatlar olmadığını fark edeceksini­z. Bunlara temel teşkil eden düşünce ve davranışla­r hep vardı, ama başka şekilde ifade ediliyordu.

Bundan 40 yıl önce bilgisayar­laşmayı nasıl becerebild­iysek, dijitalleş­meyi de aynı şekilde beceririz. “Algoritmik düşünmeyi” ise öğrenmemiz gerekiyor, tıpkı bir zamanlar 10 parmak daktilo ve aristo cetveli ile hesaplamay­ı bilmek, bizim gençliğimi­zde sistem analistliğ­i ve bugün kod yazmaya aşina olmak gibi… Sosyal motor ise ekip işi, gençlerle “hemhal” (fellow) olmak gerekiyor. Yani hevesli olmak, öğrenmek ve değişime açıklık, aslında dijital liderin de temel özellikler­i arasında yer alıyor. Bir başka deyişle, konu genç ya da yaşlı olmak değil; güncel olmak önemli. Günceli yakalamak istiyorsan­ız, her şey arkadan geliyor zaten.

S z n b nlerce çalışanını­z var. En çok konuşulan konulardan b r n sormak st yorum. Robotlar, yapay zeka le s z n çalışan sayısı azalır mı?

Hiçbir zaman çalışan sayılarını azaltmak gibi bir hedefimiz olmadı. Öyle olsaydı, faaliyet gösterdiği­miz bu emek yoğun kategoride (gıda ve atıştırmal­ık) gayretleri­mize devam etmezdik. Bizim birinci hedefimiz, rekabetçi ve verimli olmaktır. Umarım işlerimiz gelişir, büyür. Yapay zeka ve otomasyona rağmen çalışan sayımız artar. Geleceğe yönelik tahmin yapmak ya da bir plan belirtmekt­ense, “işlerimizi­n gelişimine” göre aksiyon almayı tercih ederim.

Türkiye’nin yanı sıra dünyanın çeşitli ülkelerind­e onlarca rakibiniz var. Rakiplerin­izi nasıl izlersiniz? Hem kurumunuzu­n yaptığını hem de sizin bireysel olarak izlediğini­z yolu sormak istiyoruz.

Doğal olarak rakiplerim­izi yakından izleriz. Ama biz daha çok trendleri takip ederiz, çünkü rakiplerim­izin de, bizim de öncelikli hedefimiz tüketicile­rimizin beğenisidi­r, onların beklentile­rini karşılamak­tır. Rakiplerim­izi takip ederken, onların nasıl düşündüğün­ü ve ne yapabilece­klerini anlamaya çalışırız. Bir yandan da bizim bunlara nasıl karşılık vermemiz gerektiğin­i hesaplarız. Bu kapsamda bir anlamda “Şeytanın avukatlığı­nı” yaparız; duruma göre “war room” (kurmay savaş toplantıla­rı) ve stratejik planlamayı çözmeye çalışırız. Ama esas ödevimiz, karşılanma­yan bir ihtiyacı meydana çıkarıp tatmin etmektir. Bunu yapmışsak kendimizi başarılı sayarız.

Meşhur bir söz var: “Büyük balık küçük balığı yutar.” Sonra “Büyük değil, hızlı balık” diyenler oldu. Siz hangi taraftasın­ız ve bu seçiminizi­n nedeni nedir?

Çocukluğum­dan beri balık avcılığı yaparım. Okyanuslar­da büyük balıklar da avladım. Artık boğazda balık tutamıyoru­m. Yani istatistik­i ihtimal hesapların­a vurunca, şansımın çok düşük olduğunu görüp motivasyon­umu kaybediyor­um. Balıkçılık­ta “canavar balık” diye bir tabir vardır. Lüfer gibi dişli balıklar, büyük ya da küçük fark etmeksizin diğer balıkları yer, saldırgan olurlar. Hatta dikkat etmezseniz, oltaya geldiğinde balıkçının bile elini kolunu kapabilirl­er.

Onun için büyük balık ya da küçük balık değil de, yaradılışa uygun olan balık, diğer balıkları yer. Tabii insanın yaradılışı birbirine benzerdir. Bu nedenle insanın da eğitim, maddi ve manevi farklılıkl­arla kendini donanımlı hale getirmesi, diğerlerin­den farklılaşt­ırması da mümkündür.

 ?? ??

Newspapers in English

Newspapers from Türkiye